17 Mart 2010 Çarşamba

onur gülfidan: göreceli ilerleme | relative progress 16.03-17.04.2010

Onur Gülfidan'ın 2. kişisel sergisi dün artSümer'de açıldı. 974 yılında dünyaya gelen Gülfidan, Mimar Sinan Üniversitesi mezunu genç 1 yetenek. İnsanlığın evrenle iletişimi ironik 1 yaklaşımla ele alıyor genç yetenek.

5 Mart 2010 Cuma

haiti kahramanlari// t-shirtler

Ne çabuk unuttuk değil mi depremzedeleri? Ama hala gönüllüler çalışmalara devam ediyor.

Haiti Kahramanlari projesi basmatik.com un desteğiyle devam ediyor!

Degerli sanatcilarin tasarladiklari t-shirtlerin gelirleri GEA dernegine Haiti'deki calismalari icin bagislanacak!

Sizde hemen bir tane edinin, ve desteğinizi gösterin!
Tasarimlarini bagislayan sanatcilar:

Zeren Göktan

Imge Özbilge

Ozan Vardar

Siir Özbilge

Sine Özbilge

http://www.basmatik.com/haitikahramanlari

4 Mart 2010 Perşembe

İstanbul Modern: Gitmeniz Gerek

İstanbul Modern'i geçen günlerde parti vesilesi ile ziyaret etmiş bulunuyordum fakat bugün 1 değişiklik yapıp tekrar gezmeye karar kıldım ve havanında güzel olmasını fırsat bilerek Galata'da ki malikanemden yola koyuldum... Görülmesi gereken 2 sergi mevcut Modern'de:

1) Gelenekten Çağdaşa: Modern Türk Sanatında Kültürel Bellek, Levent Çalıkoğlu'nun küratörlüğünde hazırlanmış. Erol Akyavaş, İnci Eviner, Bedri Rahmi Eyüpoğlu gibi isimlerin eserlerini görebilmek mümkün.


2) İçimizdeki Zaman: 151 fotografın yer aldığı serginin küratörlüğünü Engin Özendes gerçekleştirmiş. Türkiye, Rusya ve Yunanistan'dan 15 sanatçının 151 eseri yer alıyor.


Gezin, görün, eğlenin ve düşünün!

SARKİS SÖYLEŞİ @ GALERİST

Ayrıca Galerist'te yarın Sevgili Sarkis sanatseverler ile söyleşi yapacak. Yapıtları sanatçının eşliğinde gezmek, görmek ve anlamak isterseniz yarın Galerist'te saat 15h'da söyleşiye katılabilirsiniz. Ancak sınırlı sayıda sanatsever bu söyleşiye kabul edilecekmiş. Bundan dolayı Galerist'ten Doris Hanım'ı aramanız ve RSVP yapmanız gerekiyormuş. Zannımca pek kalabalık olmayacak çünkü İstanbul'un sanatsever dünyasının büyük çoğunluğu şu anda Newyork'ta artshow'larda boy göstermekte. Aldığım duyumlara göre büyük kolektörlere yön veren ben dışında herkesler Newyork sınırları içindeymiş. Bi tek ben yokmuşum ahh ahh...

Sarkis @ GALERİST Tomorrow...


Yarın İstanbul'un en meşhur galerisinde Sarkis'in sergisi açılıyor. İnsan ünlü bi blogger olunca sergileri önceden görme imkanına sahip oluyor. Bende tabi ki yemedim-içmedim gittim sergiyi ziyaret ettim. Galerist'te gördüğüm en iyi sergilerden 1i olduğunu ifade etmeliyim herşeyden evvel. Gerçekten yerleştirmesi ile görsel şölen sunan bu sergiyi herkesin ziyaret etmesi gerekiyor. Serginin açılışı yarın yani 05 MART, sergi 10 Nisan'a kadar ziyarete açık.

3 Mart 2010 Çarşamba

Eleştirmek Suç ?

Esra Erol (EE), yine yayında çıldırdı, kendinden geçti. Bu hanımefendi neden hep böyle konuşuyor? Geçtiğimiz haftalarda büyük tepkilere yol açan felsefik ve bilimsel eşcinsel yorumunun ardından bugünde kendileri konuğu olan 1isinin Başbakan'ı eleştirmesi üzerine aniden yayını keserek, konuğunu yayından attı. Konuğun: ''Başbakan öyle hergün takım elbiselerle çıkıp konuşmasını biliyor'' demesi üzerine yayın kesildi,  konuk canlı yayından atıldı ve ardı sıra: ''Geliyorlar buraya dangul dungul konuşuyorlar. Dangalak dangalak.'' lafları havada uçuştu, EE'nin sinir krizi geçirmesi üzerine canlı yayına zorunlu 1 mola verildi. EE'cim; SANA tavsiyem bi vakıf kurup, bu işi kökten çözmen. Neden mi? 1 zamanlar insanlara yardım için bu programı yapıyorum diyordun ya, bak sen şimdi bi vakıf kur, hatta Başbakan'ın adını da ver, DenizFeneri gibi ilişkilerinde olsun sayın Başbakanla! Nasıl ama? 

The Dutch Consulate in Istanbul

Hollanda'nın ünlü sanat vakıflarından 1i için dün gece İstanbul Hollanda Başkonsolosluğun'da kalabalık sanatçı topluluğunun katılımı ile 1 tanışma toplantısı düzenlendi. Katılanlar kendileri sıra ile tanıttılar local artistler'e. Gelin görünkü davete icabet eden kalabalık grup, tanışma faslının ardından kimin ne olduğunu kimin ne iş yaptığını pek hatırlamıyordu. Ama kimlerin local grup içinden kimlerinde yurtdışında geldiği kolayca öğrenilmiş oldu ve insanlar ona göre hareket etti. Temel hedef İstanbul-Amsterdam hattında kültür köprüsü kurabilmek sanatçılar aracılığıyla... Bunun içinde Hollanda hükümetinin ayırdığı bütçe hiçte fena sayılmaz: 200.000EU, cheers.

The Armory Show in NYC

İstanbul'un sanat dünyası bugünlerde tüm kadro The Armory Show'da. Haberler akın akın gelmekte kulaklarımıza... Sothebys'in ünlü türk çalışanıda bugünlerde hastaymış, hatta sokağa bile çıkamıyormuş. Ne büyük 1 talihsizlik! Kendisine en kısa zamanda sıhhat ve afiyet diliyoruz! 

Bugün 03 Mart: ''Dünya Seks İşçileri Hakları Günü''

Belki de en kimsesiz insanlar kalabalıklar içerisinde! Bugün tercihlerinin çok ötesinde mecburen yaptıkları bu meslek adına, kabullenilmeleri ve hakları adına “Kırmızı Şemsiyeli” BASIN açıklaması Galatasaray Meydanı'nda 18h'da yapılıyor.

2 Mart 2010 Salı

Manifesto: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü İçin!

Bu yıl ki Dünya Kadınlar Günü için Manifesto Koşusu düzenleniyor garajistanbul'da. İster kendi yazdığınız 1 metinle ister sevdiğiniz 1 kadın şair ya da yazardan alıntı yaptığınız 1 yazıyla... Yazılarınızı cuma gününe kadar kadınbasina@gmail.com 'a yollayabilirsiniz. garajistanbul'da 8 Mart günü yazılanlar okunacak, sizin okumanız şart da değil, gelenler okuyacak...

Hâl Bu Ki Huuuuuuuuuuuuuuuu

Dün yine güzel 1 sergi açılışı vesilesiyle Asmalı'da ki FLAMM'da çok değerli Özlem Ölçer'in yapıtlarını görme imkanım oldu. Özlem, derin bakışları ile mana aleminden sakilik yapıyordu bizlere. Kendi deyimiyle; kendi hâlinde, aksi hâlde, koro hâlinde, olağanüstü hâl içinde, maddenin dört hâlinde, hâlden anlayan, hâl çare arayan hâlet-i ruhiyesiyle arz-ı endam eyliyor.

                    Hâl Bu Ki 01-31 Mart arası ziyaret edilebilir!

(5) John's Conception Party

İstanbul'da her yerde karşımıza çıkabiletisi yüksek sevgili John'un ana rahmine düştüğü günü ctesi günü hep beraber The Hall'de kutladık. Epey kalabalık olan partinin en az %80'i tanıdıklardan oluşuyordu. %20'lik kısım ise ordan, burdan davet edilmiş kişilerdi, indirect partiye gelenler yani... Sabahın erken saatlerine kadar kimler kimlerle dans ettiler bilemiyorum! Ama gece mükemmeldi. Thanxs Everywhere John!

(4) Building Mekan Partilerinden...

Hepinizin malümu artık Galata bi çekim ve eğlence merkezi ve bu merkezinde kalbi Serdar-ı Ekrem Caddesi. Peşi peşine açılan yeni mekanlar, dükkanlar, lokantalar... Bunlardan 1i de hemen Doğan Apartmanı'nın karşısında ki Building. Her içine girdiğimde İstanbul Culinary Inst. hatırlatan bu mekan özel partiler için kiralanabiliniyor. Bu mekana bi çok kez gittim ama işletmenin her geçen gün daha da kötüleştiği izlenimi elde ettim. İçkiler o kadar başarısız ki anlatamam. İçkilerin yanı sıra mekan çalışanlarının da unpolite hareketleride işin tuzu biberi. Bugünde bi arkadaşımdaN cumartesi günü Building'de ki partiye davet edilmiş bulunuyorum! Acaba bu arkadaşım bu yazıyı mekan sahibine post etmeli mi?

(3) FLAVIO by Lokal

Tünel Meydanı'na taşınmasından itibaren hemen hemen her haftasonunda muhakkak uğradığımız Lokal'in 3. şubesi açıldı: Flavio. Flavio eski bir italyan lokantası ancak bu durum değişmeden devam ediyor fakat ortamda değişiklikler yapılmış!... Gece itibari ile güzel müzik ile eğlenilebilinecek mekanlardan eğer Asmalı'nın o sıkışık ve cool olmayan insanlarından kaçmak istiyorsanız!

(2) Zero İstanbul - AP(ART)MAN No.2 "JOIN OUR INVASION"

İstanbul'un ilk Moda Evi olarak kullanılmış görkemli apartmanda uzun hazırlıklar sonrası Zero İstanbul'un   AP(ART)MAN No: 2 partisi gerçekleşti. İstiklal Caddesi üzerinde ki bu mükemmel binada parti kalabalık bi grubun katılımıyla gerçekleşti. İstiklal Caddesi üzerinde olması nedeniyle çok ama çok kalabalık olan partide herkesi görmek mümkündü. Gelecek partinin sadece ''guest list'' ile sınırlı kalmasını can-ı gönülden temenni ediyorum Sevgili Barış!

Geçtiğimiz Haftadan İzlenimler (1) ''ABSOLUT SPIKE JONZE''

Uzun zamandır uzaklarda olduğumdan 1az sizlerden ayrı kaldım, haberleri pek veremedim: bundan dolayı forgive me yani! Bundan sonra böyle uzun aralar tabiki olmayacak, sizlerde habersiz kalmayacaksınız! Geçen haftalarda İSTANBUL güzel hem de mükemmel partilere tanıklık etti, bunlardan 1i de ''ABSOLUT SPIKE JONZE'' oldu. ÜNLÜ YÖNETMEN SPIKE JONZE ABSOLUT İÇİN ROBOT AŞKINI KONU ALAN BİR FİLM ÇEKTİ ve FİLM SUNDANCE VE BERLİN’DEN HEMEN SONRA İLK OLARAK ABSOLUT VE IF! SPONSORLUĞUNDA İSTANBUL’DA GÖSTERİLDİ. Gösterim yeri ise mükemmel: Antrepo 3. Yaklaşık 1000 kişinin katılımıyla gerçekleşen partide içkiler ikramdı. Parti için 35 metrelik Türkiye’nin en uzun barı kurulmuştu. Sınırsız içkiler ve mükemmel müzik eşliğinde ki partide İstanbul gece hayatının ''cool'' insanlarını görmek mümkündü. Tabi bunun yanı sıra ordan burdan ve şurdan insanlarda mevcuttu olmazsa olmaz koşuluyla... Partide Sevgili Emel Kurhan, Gümüşsuyun'dan eski komşum Ece Sükan, Reha Erdem, Yiğit Özşener, Merve Hasman gibi simalara rastlamak mümkündü. I was a bit drunk but everything was OK!

17 Şubat 2010 Çarşamba

GUNES TERKOL- Akıntının Tersine Tırmanmaya Çalışıyorlardı@NON Gallery

Haberiniz olmalı diye düşündüm: Yarın Galeri Non'da Güneş Terkol'un sergisinin açılışı var. İkinci solo sergisiyle karşımıza çıkacak Güneş Terkol, Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümünden 2004 yılında mezun oldu ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Sanat ve Tasarım Bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Sevgili Güneş Terkol, eserlerinde tekstil ürün ve tekniklerini kullanarak cinsel kimlikler arası iletişimi sergiliyor, çiziyor, işliyor. Bu anlamda değişik bir teknikle hayat bulan eserleri kesinlikle görmelisiniz. Ayrıca After-party & GUGU performance @ Minimuzikhol'da!



16 Şubat 2010 Salı

12. İstanbul Bienali Küratörleri Belirlendi

Jens Hoffmann

Son dakika sıcak haberleri vermek zannedersem her zaman insanlara hoş geliyor. Bilmiyorum benden önce yazan oldu mu olmadı mı? 12. İstanbul Bienal'i bildiğiniz üzre 17 Eylül -  13 Kasım 2011 günlerinde gerçekleşecek, yine Koç Holding ana sponsorluğunda. İşte bu bienalin küratörleri belirlendi: Adriano Pedrosa ve Jens Hoffmann!
Adriano Pedrosa

Cold Souls / Dondurulmuş Ruhlar

“İnan bana, ruhundan kurtulduğun zaman her şey daha anlamlı gelmeye başlıyor.” Sophie Barthes'in filminden 1 alıntı. Dün gece !F Hit kuşağındaki filme gittik kalabalık 1 topluluk ile... Filmin konusu ise insanların ruhlarının alınması ve başka ruhların insan bedenlerine yerleştirilebilmesi... Değişik bi film olarak karşımıza çıktı doğrusu. Gelecekte olabilecek, belki de absürd sayılabilecek film bilmi kurguya fazla kaçmadan yerinde bi film olmuş!

15 Şubat 2010 Pazartesi

Kamerayla İzdivaç...

Pazar gününde yapılması gereken en iyi şeylerden 1i de sinemaya gitmektir hele ki o şehirde bağımsız film festivalide yapılıyorsa. Arkadaşlarım ile Kamerayla İzdivaç belgeseline gittik. Geçenlerde de adı geçen belgesele konu olan programın sunucusu milyonlar önünde bütün eşcinsellere hakarette bulunması bu belgesel içeriğine olan merakımı cezbetmişti. Gelin görün ki programın sunucusuda koskaca sinemada geldi önüme oturdu, olmadı derken yanıma da bu sunucunun fan sayfasının başında ki kız oturdu. Belgesel yönetmenin hazır bulunduğu gösterim sonrası soru-cevaplara geçildi ve ortam 1 anda tabi ki gerildi. Esra Erol adlı şahsın bütün yapaylığı ile -sen, sen- diye hitap etmesinden mi söz etsem yoksa belgeselin tam bi fiyasko belgesel mi kamera arkası mı olduğundan mı söz etsem bilemiyorum. Ayrıca !F yönetiminin de içeriklerinde Gökkuşağı bulundurup Gökkuşağı partileri dahi yapması ama belgesele konu olan programın sunucusunun eşcinsellere hakaret ettiğini bile bile programından çıkartmamış olmasına mı yanmalı bilemiyorum. Vel hasılı kelam bu ülkede yine ötekilerden olduğumu hissettiğim anlardan 1ini daha yaşadım ve irkildim. Hele hele eşcinsel dostu gözüken Ş.T.'ın da ne kadar anlamsız ve samimiyetsiz olduğunu görme fırsatını da yakalamış oldum.

EMEL KURHAN and CHANGA!

Sevgili Emel Kurhan, yine yeniden bizlere mükemmel 1 gece yaşattı: Changa'da. Geçen aylarda Changa'nın açılması vesilesi ile dinleme fırsatını yakaladığım Emel'i tekrar dinlemek muthişti... Güzel 1 ortam, güzel 1 topluluk, güzel müzikler! Emel'in daha çok çalmasını mı istiyoruz ne :)) ? Evet, evet, mutlaka!

Park Hyatt!...

Cumartesi gecesi An Education filminden sonra sevgili dostum A.M. ile Park Hyatt'a ki 14 Şubat Sevgililer Gününe hazırlık partisine gittik. İlk başlarda orta kıvam başlayan gece sonunda hepimiz yorulmuştuk. Yemek servislerinde ki yavaşlık hepimizin canını sıkmıştı. DJ'lerin saat 22h45 sularında müziği bitirmeleri de ayrı bi case olarak karşımıza çıktı. Ama neyse ki yemeklerin lezzeti gayet yerindeydi.

!F İstanbul Partileri

Evet bu sene ki !F İstanbul Partileri tam anlamıyla 1 fiyasko. Saçma sapan mekanlarda saçma sapan insanlar. Bu yıl ki film seçimleri gibi partiler ve parti mekanları da 1 o kadar kötü. Tam anlamıyla berbat!

11 Şubat 2010 Perşembe

Ünlü Eserler Yolda!

İstanbul'un sanat dünyasındaki canlılık hız kesmeden devam ediyor: Portakal Sanat ve Kültür Evi sanatseverlere dünyaca ünlü 28 ressamın 36 eserini getiyor! Kimler var derseniz: Fernand Leger, Salvador Dali, Kees Van Dongen, Maurice de Vlaminck, Pablo Picasso, Henri Martin, Joan Miro, Auguste Rodin, Alfred Sisley, Claude Monet... Ayrıca serginin en önemli özelliğinden 1ide eserlerin satışa çıkacak olması! Aman dikkat şimdiden almak için sıraya girmek zorunda kalabilirsiniz!

!F İSTANBUL BAŞLADI!

İstanbul'un soğuk Şubat Günleri'ne sıcaklık katan !F İstanbul Bağımsız Film festivali dün gece ki gala film gösterimi ile başladı. Sonrasında ki partiyse İstanbul ünlü mekanı ''İstanbul 360'' da gerçekleştirildi. Kalabalık 1 topluluk vardı ama coşku sönüktü diyebilirim. Kulağıma gelen son haberlere göre film festivali boyunca ''common partiler'' in yanı sıra ''very private, VIP'' partilerde olacakmış. Bakalım neler olacak!

9 Şubat 2010 Salı

Townley Discobolus İstanbul'a Geliyor!

Roma döneminin en önemli eserlerinden 1i olan ''Disk Atan Atlet/Townley Discobolus'' The British Museum koleksiyonundan İstanbul Arkeolojisi Müzesinde sergilenmek üzere getirildi. Eser 12 Şubat itibari ile Arkeolojisi Müzesinde ziyaret edilebilir. Kaçırmamak gerek!

1 metre mesafeden neler yapılabilir? AMAN HA YAKLAŞMAYIN!

Malümunuz üzre geçen hafta TBMM son zamanların en büyük ve en şiddetli kavgasına sahne oldu. Meclis 1den gerildi ve yumruklar, tekmeler demokrasinin beşiği olan TBMM de sevgili demokrat vekillerimiz tarafından gözler önüne serildi. İzlemeye değer mi değmez mi bilemiyorum. Ama bugün bu olay başka boyutlara doğru ilerledi ve MHP Genel Başkan'ı Bahçeli grup konuşmasında AKP'lilere yönelik: ''Buradan bütün Meclis’e sesleniyorum, MHP’nin sıralarına 1 metre yaklaşan, bundan sonra ne olacağını görecektir" dedi. Benimde merakım cezbedildi: Acaba 1 metreden neler yapılabilir? Hafazan-Allah uzak durmak gerek eğer meclise yolunuz düşerse!

HAİTİ İÇİN!

Bugünlerde İstanbul'da mükemmel 1 proje hayata geçiyor Haiti için: Haiti Kahramları! Bu proje ise şöyle: İstanbul'un güzel restaurantlarında yemek yiyeceksiniz ve ödediğiniz hesabın belli 1 kısmı Haiti için yardıma gidecek. Fazla ödeme yok, fazla hesap vermek yok! Sadece haftanın seçilmiş gününde o restauranta gitmek ve yemeğinizi yemeniz!

Daha fazla bilgi için:

http://www.facebook.com/pages/Haiti-Kahramanlari/283202589692?ref=ts

2 Şubat 2010 Salı

İdeolojik Olmak Suç mudur? Suçlama mıdır Başbakan?

Başbakan Erdoğan'ın iktidara geldiği günden beri devam eden söylemlerinden 1i de ''Bunlar ideolojik yaklaşıyorlar, ideojileri bozuk, değişimden ve demokrasiden yana değil statükoyu savunuyorlar'' olmuştu. Bu söylemini en son bugün grup toplatısında üstü kapalı olarak TEKEL İşcileri'ne karşı yönelten Başbakan: ''Bunlar istemezükçüler, olayı ajite ediyorlar'' diyerek devam ettirdi. Her gün 20 kez demokrasiden ve demokratlıktan dem vuran Erdoğan, sendikal haklarını kullanan ve eylem yapan işcilere karşı bunları söyledi. Geçen günde bakkal esnaflara karşı: ''Dünyaya ayak uydurmanız gerek, dünya değişiyor, onlarında değişmeleri gerek'' diyerek çıkışmıştı. CHP lideri Baykal'a ise söylemini hepimiz biliyoruz: ''Bunlar ideolojiktir, ideoloji ile yaklaşıyorlar, CHP zihniyeti ideolojiktir, değişimden yana değildir.''  Bu listeye MHP'yi, atamalarını bekleyen binlerce öğretmeni, Sosyal Güvenlik Yasası'na karşı çıkan eczacıları, Tam Gün Yasası'na karşı çıkan doktorları, tarımda çalışan ve haklarını kaybetmiş yaklaşık 2milyon tarım işcisini, çay üreticilerini, fındık üreticilerini, Kürt açılımını eleştirenleri ve daha sayamadığım onlarca grubu katabiliriz. ''Bunlar İdeolojiktir'' suçmalama politikası zannedersem Adnan Menderes'ten bu güne kadar sağ söylem ve zihniyetinin dillerine pelesenk ettikleri eskimiş ve paslanmış 1 suçlamadır. Bu suçlama ile Başbakan insanlara nasıl 1 mesaj vermek istemektedir? ''İdeolojik söylemelere kulak asmayın, bunlar kötüdür!!!'' olabilir mi? Veya ideolojinin bu topraklarda sol zihniyet ile algılana gelişine 1 çağrı da mevcut mudur? Bu söylemin sahibi Başbakan; İmam Hatip kökenli, İslami bi geçmişe sahip, Sudan'da binlerce insanı soykırıma tabi tutmuş Ömer El-Beşir'e ''Müslüman soykırım yapmaz'' diyerek korumuş 1inin yapması da ayrıca dikkat-e şayandır. Başbakan'ın artık kendi söylem ideolojisinden kurtulup, değişime ve demokrasiye kulak vermesinin zamanı geldi de geçiyor bile!

31 Ocak 2010 Pazar

Brunch: Pazar Günü Yapılabilen En İyi Aktivite

Bugünün pazar olması ve sinemalarda da güzel 1 film bulamadığımız için arkadaşlarla beraber brunch yapmaya karar verdik. Mekanımız Ortaköy The House Cafe'nin üst katı: ''dancing and dancing''. Son zamanların en değişik ve sıra dışı mekanı, gözde mekanlarımızdan Nu Pera LilBitz'in başarılı şefi Max'ın pazar günlerine keyif katmak için organize ettiği a late brunchdaydık. Mekanın ve manzaranın eşliğinde çok başarılı spanish eggs, breakfast table for 2 ile donatılmış masamız akşam saatlerine kadar sürdü. Pazar günü için mükemmel 1 mekan. Ayrıca LilBitz hakkında Hürriyet Pazar'da Arman Kırım'ın            (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/13640332.asp?yazarid=123&gid=61) yazısını okuduktan sonra LilBitz'in müdavimlerinden olacağınızı ve LilBruch'ın kesintisiz müşterisi olacağınızı da şimdiden söylemek isterim. En kısa zamanda denemeyenler denesinler, duymayanlara duyursun ! !

30 Ocak 2010 Cumartesi

Ömer Uluç'a Veda!

Öğlen saatlerinde hüzün dolu anlara tanıklık ettik çok sevgili arkadaşım DM ile. Erken gittiğimiz törenden gözlemlerim Ömer Bey'in gerçekten çok çok sevildiği ve her kesimin sayıgısını kazandığıydı. Koca ressamın cenazesinde sevenleri, Kültür Bakanı, Sezen Aksu, Bülent ve Oya Eczacıbaşı, Kadir İnanır, Tuncer Kurtiz gibi simalarda Ömer Bey'i son yolculuğunda yalnız bırakmayanlardı. Neşeli İnsan ışıklar içinde uyu!

Altogether Elsewhere in RODEO Art Gallery

Dün insanların haberi olmadan, sessiz sedasız sergi açılışı gerçekleşti Tophane'de ki Rodeo'da. Sahibinin stratejik bir yolu mudur bilemiyorum ama kimsenin/kimselerin Rodeo'da ki açılışlardan, kapanışlardan, işlerinden, fuarlara katılımından zerre kadar haberi olmuyor. Bu işler ile içli dışlı olanlar bilirler; sergi açılışları genelde kalabalık olur ve insanlar tarafından duyulur. Ama iş Rodeo'ya gelince tamamen tersi kelimeleri kullanabilmek mümkün. Dünde Altogether Elsewhere karma serginin açılışı vardı. İlk kez Ekim 2009 yılında gerçekleşmiş sergi Zoo Art Fair'da. Artık İstanbullu sanatseverler 2. kez yoğun istek üzerine! tekrardan vücut bulmuş al benisi olmayan sergiyi boş vakitlerinde göz ucuyla ziyaret edebilirler.

29 Ocak 2010 Cuma

TAL(İBAN)

Siyaset üzerine bi şeyler yazmanın zamanı geldi diye düşünüyorum artık. 11 Eylül Saldırılarının hemen ardından yüksek demokrasi ve özgürlük abidesi ABD, Afganistan'da hüküm süren Taliban'a karşı 1 savaş başlatmıştı. Bu savaş kısa sürede kazanılmıştı. Savaşın hemen ardından Afganistan'a halen Devlet Başkan'ı olan Hamid Karzai atanmış, demokrasi çığlıkları kulaklarımız da çın çın çın etmiş, çok uluslu NATO kuvvetleri Afganistan'a barışı kollama ve koruma adına yollanmış ve TBMM Eski Başkanı, Dışişleri Eski Bakanımız ve Bilderberg Toplantılarının katılımcıları arasında bulunan Hikmet Çetin NATO'nun Afganistan Kıdemli Temsilcisi yapılmıştı. Herşey istenildiği gibi yolunda giderken geçen sene itibariyle Taliban'ın saldırıları hız kazandı ve Taliban Pakistan'ın Swat Bölgesi ve Afganistan'ın güneyinde kontrolü TAMAMEN eline geçirdi. Geçen hafta İstanbul'da Afganistan'a komşu ülkeler zirvesi yapıldı ve barışın nasıl sağlanacağı hakkında fikir yürütüldü. Bugünler de ise Afganistan ve Afganistan'ın geleceği hakkında yine 1 toplantı Londra'da dünyanın özgür ve demokratik devletleri tarafından gerçekleştiriliyor. Ve bu toplantı da çıkan sonuç ne biliyor musunuz? Taliban yöneticileriyle anlaşma sağlanması ve Afganistan Halk Meclisine seçilmeleri yönünde ki engellerin kaldırılması!... Bu nasıl 1 dünya düzenidir ki 1 ülkenin kaderi Londra'da, İstanbul'da, Wash. DC'de şekilleniyor? Hala yenemedikleri ve her geçen gün gücü ve destek alanı artan Taliban'ı ve Afganistan halkını bu şekilde şekillendiremeyecekleri anlamadılar? Eylül 2001'den beri savaştan bu yana gelinen nokta bu işte.. 8 yılda ölen binlerce insan ve Taliban'la masaya oturmak.. Ne gerek vardı bütün bunlara? Ve toplantıdan çıkan 1 diğer sonuç ise Taliban ve aşiretlere milyon dolarlara varan para destekleri sağlanacakmış. Biliyorsunuz ülkemizde de artık IBAN diye anılan International Bank Account Number para transferlerinde mecburen kullanılıyor. Tesadüf mü desem tevafukku mu desem bilemedim amma velakin TAL-İBAN'ın sonu IBAN numaralarıyla! 

Stockholm GREEN Capital!...

Malümatınız olduğu üzere gözümüzün içine soka soka İstanbul Avrupa'nın Kültür Başkentlerinden 1i seçildi diğer küçük avrupa şehirleriyle birlikte (zannedersem kültür başkentleri hep küçük şehirlerden seçiliyor İstanbul'un neresi küçükse!) Bugünler de Avrupalı cardeshlerimiz dünyanın her yeri güllük gülistanlık olduğundan kalkmışlar yememişler içmemiş benim de yakından tanıdığım Stockholm'ü EUROPEAN GREEN CAPITAL seçmişler. E ne diyelim artık dünyaya, dünya barışına, insanlara, vatana, millete hayırlı olsun, hayırlara vesile olsun! Dünya artık 1 tane daha niteleme sıfatına haiz başkent kazandı! 

28 Ocak 2010 Perşembe

Gözde İlkin: lütfen pisti boşaltınız!

Havaların güzel gitmesini fırsat bilip özel randevu ile bugün artSümer'i ziyaret ettim. Gözde İlkin'in kendine özgü yorumu ile yaptığı muhteşem eserleri de görme fırsatı yakaladım. Serginin ziyaret edilebilitesi yüksek. Zaten İstanbul'da ki sayılı galerilerden 1i artSümer. Bu bağlamda en kısa zamanda görülmesi gerekli sergiler listesinde yerini almalı Gözde İlkin. 27 Şubat 2010'a kadar ziyarete açık kalacak sergi perşembe ve cumartesi günleri arasında ziyaret edebilirsiniz!

Bir Ölüm

Sabah saatlerinde öğrendik ki Sevgili Ömer Uluç vefat etmiş. Amerikan Hastanesin'de uzun süredir tedavi görüyordu Ömer Bey. Artık sol eliyle yaptığı resimlere yenileri gelmeyecek. Zeki ve iyi 1 insandı.. Ne yapalım Hak emr-i vak-i olunca elden ne gelir, ne 1 nefes ileri, ne 1 nefes geri!

26 Ocak 2010 Salı

İstanbul, Sanat Adına Yeni Oluşumlara Gebe

İstanbul'un yükselen trend şehirler arasına girmesiyle göze çarpar 1 şekilde sanat dünyasının da hızlı gelişimelerine tanıklık ediyoruz. İstanbul'da açılan galerilerle beraber türkiyeli/türk genç, çağdaş sanatçılara da ilgi artıyor ve genç sanatçılar kendilerini gösteriyorlar. Ekonomik gelişmeyle birlikte türkiyeli/türk koleksiyonerlerin de yatırım ve ilgi alanlarının artması da bunda tabi ki etkili 1 nokta. Aristokrasi ve burjuva geleneğinin olmadığı bu topraklarda Eczacıbaşı ailesinin kültür ve sanat alanında yıllardır değişmeyen üstünlüğü zannedersem son yıllarda paylaşımda. Ardı sıra açılan özel koleksiyon sergileri, müzeler, sanat vakıfları ve dernekleri, kültür sanat evleri bunlara 1er örnek. Ayrıca sanatında iyi 1 yatırım aracı olarak görülmesi bunda çok etkili. Ekonomi-Piyasa-Yatırım ve Getiri işin içine girdiğinde karşımıza aşağı-yukarı şu rakamlarla beraber şu sonuçlar çıkıyor:

1) Resim piyasasını takip eden büyük alıcılar (sanat dünyasını manipüle edebilecek) 200-250 kişi iken toplam takip eden büyük-küçük alıcı sayısı 25-30bin dolaylarında.

2) Contemporary İstanbul'a 2009 yılında 73 galeri katıldı. Her geçen gün artan galeri sayısıyla birlikte 2010 yılında 100 ün üzerinde galerinin katılması bekleniyor ve bu demek oluyor ki alıcı sayısı da bir o kadar artacak. ( Hoş Berlin'de 600'e yakın galeri var, o da ayrı 1 yazı konusu: Galeri Çöplüğü )

3) 2009 yılında 2bin'e yakın eserin hemen hemen büyük bölümünün satılmış olması.

4) Türkiye'de ciddi yatırım alanı olarak sanatın seçilmesi Turgut Özal'lı yıllara dayanıyor ama yine Türkiye'de bu alan çok çok yeni ve bakir. Son zamanlarda faizlerin düşmesi ile birlikte sanat alanının iyi getirisi göz önüne alınarak ''sanat yatırımları'' hızlandı.

5) Sanatçıların değerinin çok hızlı olarak artması. Örneğin Burhan Doğançay resimleri 2002-2003 yıllarında 60-70 bin dolar iken şimdilerde 1milyon dolara alıcı bulabiliyor. Bunun yanı sıra Güngör Taner, Mehmet Güleryüz, Ömer Uluç,  Ferruh Başağa, Bedri Baykam gibi türk sanatçılarının da primi yüksek.

6) Yurtdışındaki ünlü türkiyeli/türk sanatçıların artık Türkiye'de de tanınmaya başlaması ve türkiyeli/türk sanatçıların yurtdışında tanınması ile birlikte Türk Resim Piyasası'nın dünyaya açılması ve değer artışı.

7) Dünyanın önde gelen müzayede şirketlerinin artık İstanbul'a ve türkiyeli/türk sanatçılara yönelmesi ve değer biçmesi. Örneğin geçen yıl Sotheby's in Dalya İslam koordinatörlüğünde Contemporary Turkish Art'ı düzenlemesi ve büyük ilgi toplaması.

8) Genç ve gelecek potansiyeli yüksek sanatçıların da artık yavaş yavaş galericiler tarafından keşfediliyor olması ve desteklenmesi.

Bu liste şüphesiz uzatılabilinir. Ancak yeterli olduğu düşüncesindeyim. 2010 yılına dikkat etmek gerek: Yükselen Bir Ülke, Yükselen Bir Pazar ve Yükselen Bir Resim Piyasası. Bunlardan dolayı İstanbul'da artık karşımıza yeni yeni oluşumlar, yeni yeni siteler, yeni yeni insanlar karşımıza çıkacak ve bu işin göbeği İstiklal Caddesi-Tünel-Galata hattı olacak. Eee tabi bütün haberlerde önceden kimseler duymadan burda olacak! Stay in touch! Cheeers!


Leyla Gediz Konu: Serbest

Açılış günü gitmediğim ancak yemeğini (onurlandırdığım!) Konu: Serbest sergisini bugün ziyaret etme şansı buldum. Leyla Gediz'in gördüğüm en iyi, en güzel, en içerikli sergisi diyebilirim. Eserlerde ki temalar çocukluğunun izlerini taşıyor. Zaten sergi davetiyesinde dediği gibi: ''İlkokul resim derslerinden hatırladığı bir ödevden hareketle Gediz, ilk sergisinden bu yana araştırdığı; ‘İnsanın insana getirdiği kısıtlamalar çerçevesinde kendimize bir serbestlik alanı yaratabilir miyiz?’ sorusuna, bugüne dek en olumlu yanıtlarını umut, hayal ve mizah taşıyan eserler ile veriyor.'' Sergide toplam 19 eser var ve büyük bölümü ünlü simalar/koleksiyonerler tarafından daha sergi açılmadan alınmış, koleksiyonlara girmiş bile! Leyla Gediz adına çok sevindirici 1 durum. Sergi salonunda kulağınıza mükemmel piyono dinletileri geliyor: The Performance (multimedia heykel) 2010, Leyla Gediz'in arkadaşı Prof. Eser Bilgeman tarafından icra ediliyor ve müzeler için kaçırılmaması gereken bir çalışma olarak alıcısını bekliyor. Eğer güzel eserler, güzel çalışmalar görmek istiyorsanız en kısa zamanda GS Galerist'e uğramalısınız, bizden söylemesi!

23 Ocak 2010 Cumartesi

Kırılım'ın Açılışından...

Irmak Canevi'nin Apartman Projesi kapsamında ki çalışması dün kalabalık 1 sanat sever topluluğunun katılımı ile gerçekleşti. Havanın soğukluğu katılımı etkilememiş olması Irmak Canevi'nin gelecek vaad eden genç 1 sanatçı olduğunu gözler önüne serdi. Enstaslasyon çalışmasının karmaşıklığına karşın sorulara her zaman ki gülümsemesi ile: ''Sadece eğlenin ve keyfinize bakın'' diyerek karşılık veriyor. Gecede tanınmış simalara rastlamak mümkündü. Aslı Sümer, Mehmet Öngüt, Cem Kozlu gibi sanat dünyasına yakın kişilerde sergiyi büyük 1 keyifle ziyaret edenler arasındaydı. Muhakkak görülmesi gerekenler listesine eklemeyi unutmayın!

Hülya Avşar ve 10 Kadının Akıl Edip Soramadığı sorunun cevabı: MEGATRON!

Saatlerce Hülya Avşar soru sordu, 10 Kadın toplandı soru sordular Haluk Akakçe (Bay HA), ancak kimse sormadı köpeğinin adını: MEGATRON!

Ayrıca kadın koruması Bay HA'yı kendisinden koruyormuş çünkü Bay HA ''hafif içkili!''pardon? olduğunda hayır demesini bilmiyormuş. Kendileri tedaviye gideceklerini de açıkladılar. Biz şimdiden geçmiş olsun dileklerimizi yolluyoruz Sevgili Bay HA'ya.

22 Ocak 2010 Cuma

Irmak Canevi: KIRILIM / REFRACTION

İstanbul sanat dünyası artık isminden söz ettirecek yeni 1 sanatçı daha kazandı: Irmak Canevi. Irmak Canevi Ankara'da ki eğitimin ardından İstanbul'a hukuk okumak için geliyor. Uzun süre dünyanın en saygın hukuk bürolarında çalıştıktan sonra keskin 1 değişim yapıyor: Londra Slade of Fine Art, BA Fine Art! Eğitiminin ardından İstanbul'a yerleşen çağdaş sanatçı bi çok projede ve sergide yer almış. Fakat ilk solo sergisi bugün itibariyle ApartmanProjesin'de! Görülmesi gereken bu çalışma 1 enstalasyon. KIRILIM adını taşıyan bu çalışma muhakkak görülmeli... Havanın soğuk olduğuna bakmadan orda hazır bulunmalısınız! Sergi ApartmanProjesi'nin tanıdık mekanında yani Asmalımescit Tünel'de! Şehbender Sok. No: 4/1 22 Ocak - 7 Subat Cars., Pers., Cu., Cmts / 15h-19h

''Hazır Printlenmiş INVOICE'lar''! in GALATA!

Galata çevresinin son zamanlarda ki baş döndürücü dönüşümüne tanıklık ettik dün gece güzel 1 serginin açılışı ile. İPERA 2 Apartmanı serginin mekanı olarak seçilmiş ve çok chic olmuş. Hemen girişte konuklar güler 100le karşılanıyor. İlk karşıma çıkan insan İstanbul Modern'den Bülent Eczacıbaşı. İstanbul Modern'in çağdaş koleksiyonuna da zannedersem 1 kaç parça da gidecekmiş sergiden. Sergi mekanı apartmanın katları olarak tasarlandığından en üst kat kokteyl salonu olmuş müthiş eski İstanbul manzarasıyla birlikte. Sergiden notlarım arasına baktığımda:
..Sunulan küçük tatlar gerçekten mükemmel gözüküyordu ama tatmadım. Çevrede ki insanların kesin ittifak-ı ile catering tek kelimeyle müthiş olmuş. (Cateringi yapan firma ise hiç şaşırtıcı değil tabi ki: LilBitz, Nu Pera. Max'ın yeni mekanı, denemeyenler en kısa zamanda denesinler!)
..Sergide en beğendiğim eserler ''Seramik Tabak Boyamaları'' oldu. En beğendiğim parçanın da satılmış olması benim adıma sevindirici.
..Kalabalık 1 sergi olduğunu söyleyebilirim ancak ışıklandırmanın da yeterli ve iyi olmadığını da ifade etmeliyim. Fakat sergi mekanı apartman dairesi olduğundan duvarlar üzerinde çok fazla oynamanında mümkün olmadığının farkındayım. No worries, bundan dolayı göz ardı ediyorum.
..Sergide güzel dinletiler de duyabiliyordunuz: Viyolonsel ve Keman.
..İçeride Ankara bürokratlarının havası hissediliyordu. Davetliler arasında bir çok bürokrat ve diplomatın olması da gözlemlerim arasında.
..Sergide en ilginç ve dikkat çekici ayrıntı ise ''Hazır Printlenmiş INVOICE'lar''! Ömrü hayatımda bu kadar sergi gezdim bu kadar galerici ile hasb-ı hal eyledim ancak hiç mi hiç hazırlanmış invoice görmemiştim.
..Sergi sahibi genç sanatçı İngiliz asıllı Charles Thomas Stevenson Swan. Yıllardır tanığım bu aşina kişinin de isminin bu kadar uzun olduğuna da kıymetli invoicelar sayesinde öğrenmiş olduğumu da hemen belirteyim.
..Sergi 23.01.2010 Cumartesi gününe kadar gezilebilir: Paintings and ceramics by Charlie Swan, Müeyyetzade Mah. Serdar-ı Ekrem Caddesi No: 12 K: 2 Galata-Istanbul

10 Ocak 2010 Pazar

REKLAM kokuyor.com

10.Aralık.2010 / Pazar Milliyet Gazetesi: İlk sayfanın sağ orta köşesi yani önemli 1 köşe, okunur, göze çarpar. Başlık: ''Aşk Ateşi Sokağa Taştı!!!'' Kimmiş aşk yaşayanlar? Galerist'in sabihi Alamancı Murat Pilevneli ile Bilgi Üniversiteli okumuş tahsilli kardeşimiz Tüba Ünsal. Yer her zaman olduğu gibi Asmalımescit, nam-ı diğer Tünel. Dudak dudağa fotoğraf yansımış gazete sayfalarına. Yanlarında ise Autoban'ın sahibesi, Tünel'de ikametgah eden diğer şahs-ı endam: Seyhan Özdemir. Hemen hemen her hafta karşılaştığım bu insanlar ''artık'' gazeteci ordusu dolmuş bu Tünel'de hemde çok popüler 1 mekanın kapısında neden öpüşürler ki? Neden aylardır ve haftalardır ikametgah ettikleri luxe mekanlarında (neresi olduğunu biliyorum ama yazmıyorum, ask for the details plsssss) yapmadılar? Ben şahsen bu işin içinden reklam kokuları duyuyorum. Bilmem sizler ne dersiniz?

8 Ocak 2010 Cuma

......

.-"Neither your truth


nor mine is completly true!

Only if our truths are true for everyone,

then that is the actual truth.

And the reality is that makes

"ONE" "US' and "US''ONE".-

7 Ocak 2010 Perşembe

Lhasa de Sela!

Hüzünlü 1 ses daha ayrıldı aramızdan genç yaşında... Göğüs kanseriydi, tedavi görüyordu. Newyork'ta doğmuş, devamlı gezmişti. Sınırlar arasında büyüdüğü otobüs, O'nun hayal dünyasına kimbilir neler getirmişti ki bu kadar güzel şarkılar yarattı. ''llegaras manana para el fiinn del mundooo o el aaano nueeeevo.. diyor ki "yarın buraya geleceksin, dünyanın sonu için, belki de yeni yıl için.''

…woman, undress and be still


the arrow is looking for you

and men are, in the end, like bloodletting,

which sometimes heals and sometimes kills

and a man is, in the end, like bloodletting,

which sometimes heals and sometimes kills.

6 Ocak 2010 Çarşamba

So much I gazed --




So much I gazed on beauty,



that my vision is replete with it.



Contours of the body. Red lips. Voluptuous limbs.



Hair as if taken from greek statues;



always beautiful, even when uncombed,



and it falls, slightly, over white foreheads.



Faces of love, as my poetry



wanted them.... in the nights of my youth,



in my nights, secretly, met....



Constantine P. Cavafy (1917)

5 Ocak 2010 Salı

Akbank Sanatta Panel

Bugün İstiklal Caddesi üzerinde ki Akbank Sanat'ta; 41' 29' İstanbul Network Derneği ve Akbank Sanat işbirliğiyle Ayşegül Sönmez'in hazırlayıp sunduğu panel Önder Özengi, Burak Delier, Aslı Sümer ve Vahit Tuna'nın katılımı ile gerçekleşti. Hemen hemen 2 saati bulan panelde son bölüm soru-cevap-düşünceler olarak gerçekleşti. Leyla Alaton, Derya Bigalı gibi isimlerinde izleyici olarak yer aldığı dinleyiciler arasında ünlü çağdaş ressamlardan Kemal Seyhan, Avusturya'dan Canan Dağdelen gibi isimler ile İstanbul'un parlayan koleksiyonerlerinden 1i de vardı. Bu söyleşilerin devamı gelecek ayın 4.ünde...yine Akbank Sanat'ta!

25 Aralık 2009 Cuma

Real 3D : DOKUNMA / DOMUZ GRİBİ / DOKUNMATİK

Geçen günlerde Avatar'ı seyretmek için sinemaya gittik. 3D teknolojisi epey gelişmiş. Ama 3D benim için farklı anlamda: Dokunmayın birbirinize? Neden Domuz Gribi olursunuz diye. Ama Beyoğlu'nun her yerinde son zamanlarda karşımıza çıkan DOKUNMATİK!... Hem insanları dokunmaktan uzak tutmaya çalış hem de devlet eliyle kamusal alanda DOKUNMA alanları oluştur. Bu nasıl iş?

19 Kasım 2009 Perşembe

DİNLİYORUM!

Yer : Yine Galata

Saat: 19h23

30 dk'dır kapının önünde matkap ile delme yapılıyor. Ses gürültü, gürültü ses.

Evde oturma ve dinlenme hakkımız resmen gasp ediliyor. Hava kararmış, herkes evlerinde yorgun ajansları dinleme hakkımız bile elimizden çalınıyor. Bende evden çıkıyorum.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Gördüm / I saw

Saat 14h23, Yer Büyük Hendek Caddesi

Adamın 1i yolun tam ortasına arabasını bırakmış, gitmiş. Trafik iptal. Yolun TAM ortasında araba ve içinde kimseler yok. Gün içerisinde gördüğüm ilk insan hakları ihlali buydu. İnsanların ulaşım hakkı gasp edilmiş ve zaman hakkı çalınıyor.

Yaptırım: Yok.

Ceza: Yok.

Sadece küfür yemek. Afiyet OLSUN.



ENGLISH:

The time, 14h23. The place, Büyük Hendek Caddesi

Some guy has left his car in the middle of the road unattended. Traffic Jam. The car is sitting in the middle of the road with no-one inside. This was the first injustice of the day which I saw. People's right to travel has been taken away from them as well as their time.

Punishment: none.

Fine: none.

Only Insults. Bon appetit.