30 Ocak 2010 Cumartesi

Ömer Uluç'a Veda!

Öğlen saatlerinde hüzün dolu anlara tanıklık ettik çok sevgili arkadaşım DM ile. Erken gittiğimiz törenden gözlemlerim Ömer Bey'in gerçekten çok çok sevildiği ve her kesimin sayıgısını kazandığıydı. Koca ressamın cenazesinde sevenleri, Kültür Bakanı, Sezen Aksu, Bülent ve Oya Eczacıbaşı, Kadir İnanır, Tuncer Kurtiz gibi simalarda Ömer Bey'i son yolculuğunda yalnız bırakmayanlardı. Neşeli İnsan ışıklar içinde uyu!

Altogether Elsewhere in RODEO Art Gallery

Dün insanların haberi olmadan, sessiz sedasız sergi açılışı gerçekleşti Tophane'de ki Rodeo'da. Sahibinin stratejik bir yolu mudur bilemiyorum ama kimsenin/kimselerin Rodeo'da ki açılışlardan, kapanışlardan, işlerinden, fuarlara katılımından zerre kadar haberi olmuyor. Bu işler ile içli dışlı olanlar bilirler; sergi açılışları genelde kalabalık olur ve insanlar tarafından duyulur. Ama iş Rodeo'ya gelince tamamen tersi kelimeleri kullanabilmek mümkün. Dünde Altogether Elsewhere karma serginin açılışı vardı. İlk kez Ekim 2009 yılında gerçekleşmiş sergi Zoo Art Fair'da. Artık İstanbullu sanatseverler 2. kez yoğun istek üzerine! tekrardan vücut bulmuş al benisi olmayan sergiyi boş vakitlerinde göz ucuyla ziyaret edebilirler.

29 Ocak 2010 Cuma

TAL(İBAN)

Siyaset üzerine bi şeyler yazmanın zamanı geldi diye düşünüyorum artık. 11 Eylül Saldırılarının hemen ardından yüksek demokrasi ve özgürlük abidesi ABD, Afganistan'da hüküm süren Taliban'a karşı 1 savaş başlatmıştı. Bu savaş kısa sürede kazanılmıştı. Savaşın hemen ardından Afganistan'a halen Devlet Başkan'ı olan Hamid Karzai atanmış, demokrasi çığlıkları kulaklarımız da çın çın çın etmiş, çok uluslu NATO kuvvetleri Afganistan'a barışı kollama ve koruma adına yollanmış ve TBMM Eski Başkanı, Dışişleri Eski Bakanımız ve Bilderberg Toplantılarının katılımcıları arasında bulunan Hikmet Çetin NATO'nun Afganistan Kıdemli Temsilcisi yapılmıştı. Herşey istenildiği gibi yolunda giderken geçen sene itibariyle Taliban'ın saldırıları hız kazandı ve Taliban Pakistan'ın Swat Bölgesi ve Afganistan'ın güneyinde kontrolü TAMAMEN eline geçirdi. Geçen hafta İstanbul'da Afganistan'a komşu ülkeler zirvesi yapıldı ve barışın nasıl sağlanacağı hakkında fikir yürütüldü. Bugünler de ise Afganistan ve Afganistan'ın geleceği hakkında yine 1 toplantı Londra'da dünyanın özgür ve demokratik devletleri tarafından gerçekleştiriliyor. Ve bu toplantı da çıkan sonuç ne biliyor musunuz? Taliban yöneticileriyle anlaşma sağlanması ve Afganistan Halk Meclisine seçilmeleri yönünde ki engellerin kaldırılması!... Bu nasıl 1 dünya düzenidir ki 1 ülkenin kaderi Londra'da, İstanbul'da, Wash. DC'de şekilleniyor? Hala yenemedikleri ve her geçen gün gücü ve destek alanı artan Taliban'ı ve Afganistan halkını bu şekilde şekillendiremeyecekleri anlamadılar? Eylül 2001'den beri savaştan bu yana gelinen nokta bu işte.. 8 yılda ölen binlerce insan ve Taliban'la masaya oturmak.. Ne gerek vardı bütün bunlara? Ve toplantıdan çıkan 1 diğer sonuç ise Taliban ve aşiretlere milyon dolarlara varan para destekleri sağlanacakmış. Biliyorsunuz ülkemizde de artık IBAN diye anılan International Bank Account Number para transferlerinde mecburen kullanılıyor. Tesadüf mü desem tevafukku mu desem bilemedim amma velakin TAL-İBAN'ın sonu IBAN numaralarıyla! 

Stockholm GREEN Capital!...

Malümatınız olduğu üzere gözümüzün içine soka soka İstanbul Avrupa'nın Kültür Başkentlerinden 1i seçildi diğer küçük avrupa şehirleriyle birlikte (zannedersem kültür başkentleri hep küçük şehirlerden seçiliyor İstanbul'un neresi küçükse!) Bugünler de Avrupalı cardeshlerimiz dünyanın her yeri güllük gülistanlık olduğundan kalkmışlar yememişler içmemiş benim de yakından tanıdığım Stockholm'ü EUROPEAN GREEN CAPITAL seçmişler. E ne diyelim artık dünyaya, dünya barışına, insanlara, vatana, millete hayırlı olsun, hayırlara vesile olsun! Dünya artık 1 tane daha niteleme sıfatına haiz başkent kazandı! 

28 Ocak 2010 Perşembe

Gözde İlkin: lütfen pisti boşaltınız!

Havaların güzel gitmesini fırsat bilip özel randevu ile bugün artSümer'i ziyaret ettim. Gözde İlkin'in kendine özgü yorumu ile yaptığı muhteşem eserleri de görme fırsatı yakaladım. Serginin ziyaret edilebilitesi yüksek. Zaten İstanbul'da ki sayılı galerilerden 1i artSümer. Bu bağlamda en kısa zamanda görülmesi gerekli sergiler listesinde yerini almalı Gözde İlkin. 27 Şubat 2010'a kadar ziyarete açık kalacak sergi perşembe ve cumartesi günleri arasında ziyaret edebilirsiniz!

Bir Ölüm

Sabah saatlerinde öğrendik ki Sevgili Ömer Uluç vefat etmiş. Amerikan Hastanesin'de uzun süredir tedavi görüyordu Ömer Bey. Artık sol eliyle yaptığı resimlere yenileri gelmeyecek. Zeki ve iyi 1 insandı.. Ne yapalım Hak emr-i vak-i olunca elden ne gelir, ne 1 nefes ileri, ne 1 nefes geri!

26 Ocak 2010 Salı

İstanbul, Sanat Adına Yeni Oluşumlara Gebe

İstanbul'un yükselen trend şehirler arasına girmesiyle göze çarpar 1 şekilde sanat dünyasının da hızlı gelişimelerine tanıklık ediyoruz. İstanbul'da açılan galerilerle beraber türkiyeli/türk genç, çağdaş sanatçılara da ilgi artıyor ve genç sanatçılar kendilerini gösteriyorlar. Ekonomik gelişmeyle birlikte türkiyeli/türk koleksiyonerlerin de yatırım ve ilgi alanlarının artması da bunda tabi ki etkili 1 nokta. Aristokrasi ve burjuva geleneğinin olmadığı bu topraklarda Eczacıbaşı ailesinin kültür ve sanat alanında yıllardır değişmeyen üstünlüğü zannedersem son yıllarda paylaşımda. Ardı sıra açılan özel koleksiyon sergileri, müzeler, sanat vakıfları ve dernekleri, kültür sanat evleri bunlara 1er örnek. Ayrıca sanatında iyi 1 yatırım aracı olarak görülmesi bunda çok etkili. Ekonomi-Piyasa-Yatırım ve Getiri işin içine girdiğinde karşımıza aşağı-yukarı şu rakamlarla beraber şu sonuçlar çıkıyor:

1) Resim piyasasını takip eden büyük alıcılar (sanat dünyasını manipüle edebilecek) 200-250 kişi iken toplam takip eden büyük-küçük alıcı sayısı 25-30bin dolaylarında.

2) Contemporary İstanbul'a 2009 yılında 73 galeri katıldı. Her geçen gün artan galeri sayısıyla birlikte 2010 yılında 100 ün üzerinde galerinin katılması bekleniyor ve bu demek oluyor ki alıcı sayısı da bir o kadar artacak. ( Hoş Berlin'de 600'e yakın galeri var, o da ayrı 1 yazı konusu: Galeri Çöplüğü )

3) 2009 yılında 2bin'e yakın eserin hemen hemen büyük bölümünün satılmış olması.

4) Türkiye'de ciddi yatırım alanı olarak sanatın seçilmesi Turgut Özal'lı yıllara dayanıyor ama yine Türkiye'de bu alan çok çok yeni ve bakir. Son zamanlarda faizlerin düşmesi ile birlikte sanat alanının iyi getirisi göz önüne alınarak ''sanat yatırımları'' hızlandı.

5) Sanatçıların değerinin çok hızlı olarak artması. Örneğin Burhan Doğançay resimleri 2002-2003 yıllarında 60-70 bin dolar iken şimdilerde 1milyon dolara alıcı bulabiliyor. Bunun yanı sıra Güngör Taner, Mehmet Güleryüz, Ömer Uluç,  Ferruh Başağa, Bedri Baykam gibi türk sanatçılarının da primi yüksek.

6) Yurtdışındaki ünlü türkiyeli/türk sanatçıların artık Türkiye'de de tanınmaya başlaması ve türkiyeli/türk sanatçıların yurtdışında tanınması ile birlikte Türk Resim Piyasası'nın dünyaya açılması ve değer artışı.

7) Dünyanın önde gelen müzayede şirketlerinin artık İstanbul'a ve türkiyeli/türk sanatçılara yönelmesi ve değer biçmesi. Örneğin geçen yıl Sotheby's in Dalya İslam koordinatörlüğünde Contemporary Turkish Art'ı düzenlemesi ve büyük ilgi toplaması.

8) Genç ve gelecek potansiyeli yüksek sanatçıların da artık yavaş yavaş galericiler tarafından keşfediliyor olması ve desteklenmesi.

Bu liste şüphesiz uzatılabilinir. Ancak yeterli olduğu düşüncesindeyim. 2010 yılına dikkat etmek gerek: Yükselen Bir Ülke, Yükselen Bir Pazar ve Yükselen Bir Resim Piyasası. Bunlardan dolayı İstanbul'da artık karşımıza yeni yeni oluşumlar, yeni yeni siteler, yeni yeni insanlar karşımıza çıkacak ve bu işin göbeği İstiklal Caddesi-Tünel-Galata hattı olacak. Eee tabi bütün haberlerde önceden kimseler duymadan burda olacak! Stay in touch! Cheeers!


Leyla Gediz Konu: Serbest

Açılış günü gitmediğim ancak yemeğini (onurlandırdığım!) Konu: Serbest sergisini bugün ziyaret etme şansı buldum. Leyla Gediz'in gördüğüm en iyi, en güzel, en içerikli sergisi diyebilirim. Eserlerde ki temalar çocukluğunun izlerini taşıyor. Zaten sergi davetiyesinde dediği gibi: ''İlkokul resim derslerinden hatırladığı bir ödevden hareketle Gediz, ilk sergisinden bu yana araştırdığı; ‘İnsanın insana getirdiği kısıtlamalar çerçevesinde kendimize bir serbestlik alanı yaratabilir miyiz?’ sorusuna, bugüne dek en olumlu yanıtlarını umut, hayal ve mizah taşıyan eserler ile veriyor.'' Sergide toplam 19 eser var ve büyük bölümü ünlü simalar/koleksiyonerler tarafından daha sergi açılmadan alınmış, koleksiyonlara girmiş bile! Leyla Gediz adına çok sevindirici 1 durum. Sergi salonunda kulağınıza mükemmel piyono dinletileri geliyor: The Performance (multimedia heykel) 2010, Leyla Gediz'in arkadaşı Prof. Eser Bilgeman tarafından icra ediliyor ve müzeler için kaçırılmaması gereken bir çalışma olarak alıcısını bekliyor. Eğer güzel eserler, güzel çalışmalar görmek istiyorsanız en kısa zamanda GS Galerist'e uğramalısınız, bizden söylemesi!